Satranç oyununda şah hep savunulan bir taş olmuştur. Tek görevi rok yapmakmış gibi gözüken bu taşın yanında Vezir 64 Karenin çoğuna daha çok hâkimdir. 8 yönlü hareketi ile oyun tahtasında hareket kabiliyeti en yüksek taş olarak rakip için sıkıntılı anlar yaratabilir. Günümüzde bu taşın hiyerarşik karşılığı bakana denk gelir. Fakat batı kültüründe oynanan satrançta bu taş Kraliçe, yani ‘Queen’ olarak adlandırılırdı.
Satranç 600’lü yıllardan öncesine dayanan bir oyun olmasına rağmen, Şah figürü savaşlarda ordularına liderlik eden krallara göre çok pasiftir.
Satranç oyununun çıkış noktasının 500lü yıllarda Hindular tarafından oynanan ‘chaturunga’ (şaturanga) oyunundan bugüne gelerek geliştiği iddia edilmektedir. Bu kelimenin Sanskritce’de anlamı, ‘4 Kol’, ‘4 kollu Ordu’da ya da ‘4 silah’ olarak biliniyor. Bu dönemde Hint askeri birlikleri 4 bölüme ayrılmıştı. Filler, savaş arabası, atlı birlikler ve askerler. Bu nedenle fil, kale, at ve piyon taşları bize artık yabancı değil. Avrupa toplumları savaş geleneklerinde filli birliklere yer vermediği için bu taş için psikopos anlamına gelen bishop figürünü kullanmaktadır. Bizim için atlı birlikler Arapçada süvari, Avrupa toplumlarında şövalye olarak isimlendirilmiştir. Bu nedenle satranç toplumdan topluma adlandırma farkına gitmiştir.
Satrancın atası şaturanga İran’a geçtikten sonra şatrang ismi ile anılmaya başlandı. Araplar on yüzyıl sonra hakimiyet kurdukları Endülüs bölgesi aracılığı ile oyunu Avrupa’ya yaydı. Araplar oyuna şatranj ya da “al-şah-mat” ismini vermişlerdir. Bu şah ölü anlamına gelmektedir. Fakat şah oyunda hiçbir zaman diğer taşlar gibi oyun dışına çıkartılmaz. Hareket kabiliyetini yitirdiği anda esaret altına alınmış olur.
Satranç Demokratiklesme Yaşıyor
Satranç böylece Türkçeye Arapça dilinden geçmiştir. İlk zamanlar bu kadar yetkin bir vezire sahip olmayan oyunda şahın yanında akıllı adam olarak adlandırılan bir taş bulunuyordu. Fakat bu taş bugünkü kadar hareketten yoksundu. Sadece 1 kez çapraz ilerleyebilme hakkına sahipti. Satrancın evrimi kültürler ve toplumlar boyunca aktarılarak sürdü. Avrupa’da krallar tarafından korunan güçlü bir figür kraliçeler vezirin yerine geçti. Oyunun ağır temposu nedeniyle kraliçe ve filin kabiliyetleri arttırıldı, hakimiyet alanları genişledi. Piyona rakibin başlangıç alanına ulaştığında kraliçe olma hakkı verildi. Bu demokratik değişim, zora kanaat geren askere güçlenebileceği yönünde alt mesaj verdi. Ona karşı tarafın yenilgisini ilan edecek ‘mat’ imkanı tanıdı. Avrupa’da gelişen Rönesans ve Reform ile birlikte yaşanan değişim feodal derebeyler niteliğindeki şahın alanını daralttı. Bugünün sembolik kurumları gibi geriplanda kaldı. Vezir ise başbakanlık kurumu ile eşdeğer tutulabilecek bir değişime uğradı.
Daha çok Kısa&Net bilgi için tıklayınız.