Araç lastiklerinden bulaşan büyük bir problem var: mikroplastikler.
Bilim adamları, üç yoğun Alman otoyolunun çevresindeki havadan elde edilen 500’den fazla küçük partikülü analiz ettiler ve büyük çoğunluğunun (yüzde 89’unun) araç lastiklerinden, fren sistemlerinden ve yollardan geldiğini keşfettiler. Bu parçacıkların hepsi bir arada araştırmacılar tarafından mikroplastik olarak sınıflandırılıyor. Ayrıca bu maddeler plastikten başka materyalleri de içeriyor.
Bu parçacıklar rüzgârla yayılabilme özelliğine sahip. Aynı zamanda yağmurla sürüklenerek okyanusa ve denizlere ulaşan su yollarına akıyorlar. Bu da mikroplastikler için su hayvanları ve kırılgan ekosisteme zarar verici bir özellik kazandırıyor. Bunu söyleyen Pennsylvania Üniversitesi’nden çevre bilimci Reto Gieré. o, bulgularını 6 Kasım’da Indianapolis’teki Amerika Jeoloji Derneği’nin yıllık toplantısında sundu. Önceki araştırmalar okyanusları, gölleri ve nehirleri kirleten mikroplastik hacminin yaklaşık yüzde 30’unun lastik aşınmasından geldiğini tahmin ediyordu.
Gieré, “Hepimiz karbondioksit emisyonlarını azaltmak istiyoruz” diyor. “Fakat lastik aşınmasını durduramazsınız.”
Üstelik gün geçtikçe trafik sıkışıklığı sorunu daha da kötüleşiyor. Araştırmacılar, sabit hızlarda seyahat eden araçlarda çok fazla fren kullanılmaması durumunda daha az parçacık ürettildiğini söylüyorlar.
Ayrıca sentetik kauçuk da dahil olmak üzere bazı malzemeler toz ve diğer daha küçük parçalarla kaplandığından, bunların tanımlanması her zaman kolay değildir. Araştırmacılar, her bir parçacığı taramalı elektron mikroskobuyla incelediler. Ayrıca bu parçacıkları kimyasal analizlere tabi tutarak incelemelerini desteklediler.
Çalışmada yer almayan Charleston’daki Citadel’de çevresel toksikolog olan John Weinstein, “Bu parçacıklar gizlidir” diyor.
Parçacıkların bu gizli özelliği ise çevre kirliliğinde fark edilmesi açısından büyük bir engel teşkil ediyor.
Mikroplastikler Dışında da Mücadele Sürüyor
Mikroplastik gibi maddeler, araçlarda fosil yakıt kullanımı azalsa bile, lastik aşınmaları ile birlikte çevre kirliliğinin artacağını gösteriyor. Çevre kirliliği ile birlikte kullanılabilir suların azalması, tarıma uygun toprak verimliliğinin düşmesi ve hatta bu toprakların zararlı maddeler taşıması büyük bir problem.
Son günlerde yayımlanan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından hazırlanan bilimsel rapora göre de küresel ısınmanın 1,5 C ile sınırlandırılmasının aciliyeti belirtilmişti. 195 ülkenin onayıyla yayımlanan raporda, dünyanın gittiği tehlikeli yoldan çıkabilmemiz için karşımızdaki küçük fırsat penceresinin de altını çiziyordu. Bu konuda önlem almaya dönük devletler arası bir uzlaşı bugün tamamlanamamış gözüksek de küresel iklim değişikliği konusunda yapılan çalışmalar gün geçtikçe artıyor. En son İsveçli bir araştırma grubunun çalışmaları sonucu 18 yıl boyunca güneş enerjisi depolayan molekül keşfedildiği açıklanmıştı. Bu da küresel iklim değişikliği konusunda çarpıcı bir önlem olarak ileride düşünülebilecek. Her ne kadar bu alanda yapılan çalışmalar artsa da, iklim değişikliğine neden olabilecek kaynaklar konusunda biz kullanıcıların da çeşitli önlemler alması gerekiyor.
Kaynak: