Büyük Taarruz Stratejisi belirlenirken şu durumla karşı karşıya kalınmıştı: Yunanlılar Büyük Taarruz öncesinde Trakya Bölgesi’nden başlamak üzere İstanbul’u da içeren bir işgal konusunda plan kuruyorlardı. Mustafa Kemal ise Yunanlıların Anadolu’ya daha fazla tutunmadan yenilmesi gerektiğini düşünüyordu.
Büyük Taarruz Stratejisini Hazırlayan Durum ve Hazırlıklar
Böyle bir taarruz için eksiklikler bulunmaktaydı. 16 Ağustos’ta Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’ya Başkomutan Mustafa Kemal tarafından hazırlıkların tamamlanması yönünde emir gönderildi.
Hazırlıklar genel anlamıyla, askeri lojistik, yeni asker temni, silah ve cephane sağlamaktı. Fakat ulaştırma koşulları teknolijik imkanların dışında, ilkel yöntemlerle mümkündü.
Eksikliklerin giderilmesi ile birlikte birlikler gizlilik içinde taarruz planı dahilinde konumlandı. Bu planı hazırlayan koşulları incelemek için Büyük Taarruz Öncesi Durum‘a bakabilirsiniz. Geceleri hareket halinde olan birlikler, gündüz kamufle olacak şekilde beklemede kalıyordu. Kuzeydeki birlikler düşman hattını takip ediyordu. Gerektiğinde onları batıya süreceklerdi. Diğer tarafta ise İtilaf Devletleri Yunanlıların galip olacağını düşünüyordu. Yunanlılar ise taarruzu batı ya da kuzeybatıdan bekliyorlardı.
Türk Kurmayları, stratejik hamlelerle savaş öncesi hazırlıklarını uyguladılar. İsmet Paşa, 24 Ağustos tarihinde iki aldatma keşif birliğini İzmir-Aydın-Ortacık demiryoluna ve Bilecik Bölgesine gönderdi. Yunanlılar bu hamleler karşısında ordu konumlanmalarını değiştirerek yanılgıya düştüler. Afyonkarhisar’daki merkezi gücü bozulan Yunan kuvvetleri böylece dengesiz bir dağılıma kaymaya başladılar. Bu sırada İsmet Paşa ise kuvvetlerini Afyonkarahisar’a kaydırdı. Burada yapılacak bir imha gücüyle, Yunan ordusu hazırlıksız yakalanacaktı. Yunanlıların düzenli çekilmesi ise Doğu Trakya’nın elden çıkması demekti, çünkü Yunanlılar muhtemelen bu bölgeye çekileceklerdi. Boğazların denetiminin İtilaf Devletleri’nde olması da bu durumda Doğu Trakya’ya geçişin zorluğunu gösteriyordu.
24 Ağustos tarihinde Türk Süvarileri Aydın Demiryolu üzerinden Yunan Cephesi’ni yardı. Bunun sonucunda Yunan karargahı tepelere taşınmak zorunda kaldı. Yunanlılar, Türklerin Alaşehir’de demiryolu bağlantısını tahrip edeceklerinden korktu ve bir alay ve altı taburunu bölgeye gönderdi. Bu hareket Türklerin Büyük Taarruz Strejisi açısından olumlu oldu ve Uşak Cephesi zayıflamış oldu.
Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ve 1. Ordu Komutanı Nurettin Paşa 25 Ağustos günü Kocatepe’de karargah çadırında konumlandılar. Taarruz ani ve plan dahilinde gizliliğin korunması esastı. 25 Ağustos günü ilk meclisin hakimiyetindeki tüm limanlarda gemi giriş-çıkışları yasaklandı.

Büyük Taarruz Stratejisi Öncüsü Mustafa Kemal, Türk Birlikleri’ni teftiş ederken
Büyük Taarruz Stratejisi ‘nin İşlemesi
Taarruz 26 Ağustos’ta sisin de nedeniyle Büyük Taarruz Stratejisi dahilindeki planlar dışında yarım saat gecikme ile gerçekleşti. Taarruz’un başlangıcını oluşturan hareket, sabah 5 itibari ile Yunan Cephe hattındaki birliklerin top ve obüs atışları ile tahribatı oldu. Fakat bu atışlar yetersiz oldu. Yunan Ordusu’nun bu sırada morali düşüktü. Fakat ayağında çarığı olmayan Türk Ordusu sahip olduğu moralle top atışından sonra 06:20 civarlarında Yunan siperlerine 200 metre yaklaştı. Saat 7’ye gelmeden ise sarp arazideki hakim tepelerdeki tel örgüler kesilerek tepeler ele geçirildi.
Bir saatten kısa bir süre içinde Yunan mevzileri aşıldı. Hızlı manevra kabiliyeti ile Türk Ordusu Yunanlıların düşük olan moralini yerle bir etti. Afyonkarahisar Yunanlılara kabus oldu, direnme güçlerini yitirdiler ve hızlı bir çöküş yaşandı. İstihbarat ve komuta yetersizlikleri ile direnme imkanının sağlanamamış olması Büyük Taarruz’u Yunanların yenilgisiyle başlattı. Amerikan kaynaklarına göre yeterli süvari ve uçuş birlikleri ile Türk Ordusu’nun konumu kolaylıkla saptanabilirdi. Yunanlılar herhangi bir taarruzun geleceği konusunda hemfikirdi; fakat taarruzun nasıl olacağına yönelik stratejik bir netliğe sahip değildiler.
26 Ağustos’ta Türkler Bilecik’te kuzeydoğu ve diğer noktalardan güçlü bir saldırı başlattı. Bir köy ele geçirildi, daha sonra kaybedildi. Burada yaşananlar aslında bir aldatmacaydı ve asıl cenk Afyonkarahisar’da yaşandı ve buraya yardıma bile gidemediler. Bilecik ile eşzamanlı başlayan Afyonkarahisar taarruzu sonucu, top bombardımanı sırasında güneyden süvari birlikleri ile üç kıra piyade tarafından, doğudan da iki piyade gücü ile desteklendi. Ana taarruzu 49 ve 35. piyade alaylar yürütüyordu. Türk Ordusu Tilki Kırı Beli’ni 49. Yunan alayından aldılar. Burası demiryolu güneyine hakim bir konum olarak stratejik açıdan önemlidir. Bu yenilgi Yunanlılar açısından büyük bir yılgınlık yarattı. 4.000 kişilik bir Türk Süvari birliği Küçükköy’e ulaşmayı başardı ve Yunanlıların ulaşım ve iletişim bağlantılarını kesti. Süvariler kısa bir süre ardından Kütahya’ya geçerken, Yunanlılar Afyonkarahisar, Eskişehir-İzmir demiryolu bağlantısı, büyük miktarda cephane, uçuş pistini geride bıraktı.
Stratejik Hatanın Sonucu
Yunanlılar ağır bir taarruz karşısında İzmir ile iletişim kuramıyordu. Bu koşullar altında kuzeyden güneye asker kaydırarak, Büyük Taarruz’un henüz asıl nereden geldiklerini bilmeden kuzeydoğu cephesini zayıflattılar. Afyonkarahisar’dan çekilerek Dumlupınar’da savunma hattı kurmaya çalıştılar. Büyük Taarruz’un ikinci gününde Yunan Ordusu’nun dağınık olduğu fark edilince Türkler taarruzun şiddetini arttırdı. Türk Başkomutanlığı, Dumlupınar’ın acil durumlar için kullanılacak bir cephe olduğunu bu sırada bilmediğinden Afyonkarahisar’ın terk edilmesini şaşkınlıkla karşıladı ve bu nedenle temkini elden bırakmadı. Akşam 10’a gelmeden Yunanlıların Uşak, Dumlupınar ve Altıntaş hattına gerilediği anlaşıldı. Genel bir çekilme emrinin ardından 30 Ağustos’ta Yunan Güney Ordusu telafisi mümkün olmayan ağır bir yenilgi aldı.
Kaynaklar:
- Köse İ., Öksüz H., “Amerikan Arşiv Vesikalarında Büyük Taarruz”, İstanbul Üniversitesi Türkiyat Mecmuası, cilt.27, ss.207-238, 2017
- Akşin S., Yeni Türkiye Tarihi